Karadenizde balık bitecek başlığı biraz iddialı bir başlık biliyorum ama durumun vahametine dikkat çekmek için öyle iddialı bir başlık kullandım. Aslında Karadenizin ciddi bir kirlilik tehdidi altında olduğunu hepimiz biliyoruz.
Karadenize dökülen Irmaklar ve özellikle Tuna Nehrinden gelen sular Karadenizde çok ciddi kirlilik oluşturmakta olduğu zaman zaman yaygın medyaya da yansımakta idi. Karadenize kıyısı olan ülkeler şayet tedbir almazlar ise kirlilik ve tedbirsizlik yüzünden Karadenizde ki balık nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir.
Rusya ve Gürcistan’da gezdiğim yerlerde dolgu yapılan yer görmedim, diğer kıyı ülkeleri bilmiyorum ama hepsi Türkiye ve Samsun gibi Denizi dolduruyorlar ise Karadenizin ve balık neslinin tükenmesi birgün mutlaka kaçınılmaz olacaktır.
Eskiden yüz çeşide yakın balık çeşidi varken şuan yirmiye yakın balık çeşidine rastlanabiliyor ve bunların çok azının ekonomik değeri olduğu söyleniyor.Dolgu alanlarının balıkların yuvasını ve yumurtlama alanlarını yok ettiğini, bunun için balıkların bölgemizi terk ettiğini işin uzmanları söylüyor.Balık nesilleri için bir diğer tehlike ise balıkları korumak için yürürlükte olan yasalara uyulmaması. Balıklar büyümeden tutulmasın diye çıkarılan yasalar uygulansa belki balıklar korunacak.
Gerçi haksızlık yapmayalım bazan denetim yapılıyormuş hemde çapraz denetim denen bir yöntem uyguluyorlarmış ve bütün balık satan tezgahlara ceza uyguluyorlarmış.
Hemen hergün tezgahları gözlemliyorum hemen hergün yasaya aykırı avlanmış balık görüyorum bir gün bende şahit oldum bir kasa çinekop geldi kocaman kocaman görünüyor ama kasanın dibine bir baktık ki üstte dizilmiş balıkların yarısı büyüklüğünde balıklar.
Tezgahtar haklı olarak kendini savunuyor “ ben bu balığa hemde büyük balık parası vererek aldım şimdi bunları küçük diye satmasam hem zarar edeceğim hemde balıklar zaten ölmüş olduğu için ziyan olacaklar”diyor.
Baktım adam haklı ozaman nasıl bir tedbir almamız lazım yazık değilmi balıkların nesli tükenecek dediğimde“ küçük balıkların tutulması engellenmeli yani balık avcıları denetlenmeli, onlar muhatap alınmalı yoksa ölmüş balığı biz satsak ne olur satmasak ne olur” diyor. Oysa 1380 sayılı yasa Belediyeler, Jandarma, Sahil Güvenlik ve Gıda Tarım ve Hayvancılık müdürlüklerine yetki veriyormuş ama Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri araç yokluğundan denizde denetim yapamadığını söylüyormuş.
Bana göre işgüzarlık yapıyorlar balıkçıların karaya çıktığı yere gelseler mesele çözülür.
Yada sahil güvenlikten destek istemek çokmu zor bilemiyorum. Belki de cezaların caydırıcılığı yoktur ama durum üzüntü verici, birileri buna dur demeli bu manada Gıda Tarım ve Hayvancılık İlmüdürlüğünü görevini layıkı ile yapmaya davet ediyoruz.
Japon bilim adamı Kohei Kihera balığın insan sağlığı üzerindeki faydalarını sıralarken Dünya’da kişi başı balık tüketiminin 16 kg olduğunu Türkiye’de ise anlaşılmaz bir şekilde bu rakamın Dünya ortalamasının yarısı olduğunu söylüyor. Japonya’da ise bu rakam 60 kg imiş. Tabii ki Türkiye’de balık çok önemsenmemiş, makul bir politikası olmamış ama etrafı denizlerle kaplı iç bölgeleri ise ırmak ve göller ile zenginliği tescillenen ülkemizin durumu genel durumumuz gibi içler acısıdır! Balıkta ekseri vatandaşın ulaşamayacağı kadar pahalı bir ürün olarak tezgahları süslemeye devam ediyor. Yazık bu millete! Allah aşkına biz neyi doğru yapacağız?